Açıklama:
Yunanistan'ın Kardak Kayalıkları Krizinden sonra Ege Denizi'nde antlaşmalarla devredilmemiş adalar konusunda oldu-bittiler yaratmakta oluşu karşısında Türkiye'nin resmi tezlerinde bir değişikliğin olmadığı ifade edilmektedir. Diplomatik, siyasi, hukuki açıdan tezlerimizin eylemsel olarak da kararlılıkla sürdürülmesi gerekir.
*Bu makale TÜBİTAK 1001 Projesi (Proje No.: 112K172) Desteğiyle Hazırlanmıştır.
EGE DENİZİ’NE İLİŞKİN SORUNLAR
1923 Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye ve Yunanistan arasında Ege Denizi’nde karşılıklı dengelerin kurulmuş olmasına karşın, bu denge 1930’ların ikinci yarısından itibaren, özellikle Avrupa ve Balkanlarda bazı ülkelerin revizyonist istemlerle ortaya çıkmalarından sonra, hem Türkiye hem de Yunanistan açısından, bazı değişikliklere uğramıştır.
Hava Sahası ve FIR Sorunu
Ulusal hava sahasının genişliğine ilişkin tartışmalar, 1974 sonrasında Türk - Yunan ilişkilerinin gündeminde sıklıkla yer alan bir konu olmuştur.
Bu konudaki tartışmalar, özellikle, Yunan ulusal karasularının genişliği ile ***hava sahası***nın genişliği arasındaki farktan doğmaktadır. Uluslararası hukuk kuralları, devletlerin egemenliklerine ilişkin hakları düzenlerken, devletin egemenliğinin ülkesel toprakları, bu topraklara kıyı oluşturan karasuları ve bütün olarak, bu bölgeler üzerindeki hava sahasını kapsamakta olduğunu hükme bağlamıştır. Kısaca, bir devletin karasuları sınırı ile ulusal hava sahasının genişliği aynı olmak zorunda; devletin bu alanlar üzerindeki münhasır egemenlik hakları bulunduğu kabul edilmektedir.