Karşılıklı Niyetlere İlişkin Algılamalar
Türk - Yunan ilişkilerinde yaşanan karşılıklı güvensizlik ve önyargılar iki ülke arasındaki sorunlara çözüm bulunabilmesini güçleştirmektedir. İki ülkenin de birbirleri hakkında bazı önyargılara sahip olmaları, sorunların karmaşıklığı ile birlikte, çözüme yönelik çabaların başarısız kalmasına, hatta, yeni sorunlar doğmasına yol açabilmektedir.
Lozan Barış Antlaşması ile kurulan denge çerçevesinde, ulusal topraklarının sınırına ulaştıklarını kabullenmiş olan Türkiye ve Yunanistan, birbirlerinin topraklarında gözü olmadığını açıklamaktan çekinmemişlerdir. Elbette, bu durumu kabullenmek hem ulusal hem de uluslararası koşulların bir gereği olarak oluşan dengenin sonucudur. Bu çerçevede, Türkiye ve Yunanistan, İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar birbirlerini ulusal güvenlikleri ve toprak bütünlüğü açısından bir engel, potansiyel bir tehdit unsuru olarak görmemişlerdir. Bütün dönem boyunca, Türk ve Yunan çıkarlarının karşılıklı dostluk ve işbirliğini gerektirdiği üzerinde görüş birliği içerisinde olmuşlardır. Yunanistan'da Venizelos'un Yunan dış politikasının gelenekselleşmiş ögesi durumundaki "Megali İdea"nın artık gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayal olduğunu benimsemiş olması ve Ulusal Ant ile belirlenmiş sınırlar içerisinde kurulan Türkiye'nin, bölgede revizyonist istekler sergilemeyeceğini, komşularıyla dostluk ve işbirliği içerisinde olmaya özen göstereceğini açıklaması, iki ülkenin bölgede kurulan statükodan yana bir dış politika çizgisi üzerinde işbirliğine gidebilmelerine zemin hazırlamıştır.
Bununla birlikte, İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra, 1950'li yıllara gelindiğinde, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin savaş öncesi döneme göre belirgin farklılıklar gösterdiği görülmektedir. Gerçi ulusal güvenlikleri ve toprak bütünlükleri açısından Sovyetler Birliği'nden duyulan korku bu iki ülkeyi Batı yanlısı bir dış politika izlemeye ve NATO ittifak sistemi içerisinde yer almaya yöneltmiştir; ancak, özellikle bölgede Türkiye ve Yunanistan arasında kurulmuş olan statünün değişmesine neden olan önemli bir değişim yaşanmıştır. Bu değişiklik, Lozan'la kurulmuş olan Türk - Yunan ulusal sınırlarının tek yanlı olarak yeniden düzenlenmesi sonucunu doğurduğundan iki ülke arasındaki egemenlik yarışını yeniden başlatacak bir girişim olarak değerlendirilebilir.