KEİÖ ve Türk - Yunan İlişkileri
Karadeniz'de bölge ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, ticari ve siyasi işbirliğini sağlayacak ve bölge ülkelerinin uluslararası sisteme entegrasyonunu kolaylaştıracak bir girişim olarak düşünülen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü kurulurken bu örgütün AB gibi bölgesel ve çok uluslu entegrasyonlara bir alternatif olmadığı, aksine, bu entegrasyonların işlevselliğine katkıda bulunacak bir örgütlenme olduğu düşüncesi hakim kılınmıştır. Dolayısıyla Karadeniz'e kıyısı bulunmamakla birlikte, Yunanistan'ın bu örgütlenme içerisinde yer almasında bir sakınca görülmemiştir. Bu durum, Türkiye ve Yunanistan arasındaki pek çok uyuşmazlık dikkate alındığında, bir tür çelişki olarak değerlendirilmiştir.
Yunanistan'ın Karadeniz bölgesine olan duyarlılığı ekonomik, siyasi ve güvenlik boyutlarıyla değerlendirilebilecek niteliktedir. Azerbaycan ve Kazakistan petrollerinin Türk Boğazları yoluyla taşınmasının gerçekleşmeyeceği anlaşılmasıyla Bakü/Ceyhan Petrol boru hattı projesine alternatif olarak Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden Akdeniz'e ulaştırılmasına ilişkin projelendirme çalışmaları yapılmıştır. Bu proje çerçevesinde Yunanistan'ın Bulgaristan, Rusya ve Ermenistan ile olan ilişkilerini güçlendirmek istemesi, doğaldır ki, Türkiye'nin desteklemiş olduğu Bakü/Ceyhan projesine ilişkin rekabet ortamı yaratmıştır. Bu durumda Türkiye ve Yunanistan'ın bölgedeki çıkarlarının çatıştığı görülmektedir. Diğer yandan, Yunanistan, Ermenistan, Gürcistan ve diğer Orta Asya ülkeleri ile olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerini güçlendirerek bölgesel etkinliğini arttırma çabası içerisine girmiştir.[173] Özellikle Rusya, Ermenistan ve Gürcistan ile kurmuş olduğu ilişkiler çerçevesinde Türkiye'nin kuzey ve doğusunun Yunanistan ile çıkar birlikteliği içinde olan ülkelerce çevrelenmiş olması Türkiye'nin bu işbirliğini dikkatle izlemesine neden olmuştur. [174]
Yunanistan'ın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü'ne [175]katılmasını bu ülkenin Kafkaslar ve Ortaasya'da yaşamakta olan Yunan asıllılar ile ilişkilerini güçlendirme politikası çerçevesinde de değerlendirmek mümkündür. Nitekim, 1996 yılında Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Alexanderos Philon tarafından yazılan bir makalede şu görüşlere yer verilmektedir;
"Yunanistan'ın Kafkaslar ve Ortaasya bölgesindeki dış politikasına ilişkin tüm yaklaşımları içerisinde yaklaşık yarım milyonu Yunan kökenli halkın varlığı önemli bir yer tutmaktadır. Bunların önemli bir bölümü Karadeniz bölgesinde ve Rus Kafkaslarının güney bölümünde yaşamaktadırlar. 125.000'den fazla Yunan kökenli insan doğu ve güney Ukrayna'da Maripul ve Donetsk bölgelerinde, tarihi Odessa kenti ve Kırım yarımadası'nda olduğu kadar Azak Denizi çevresinde yaşarken, 120.000'den fazla Yunan kökenli ve Krasnodar Yönetim Bölgelerinde, özellikle Anapa, Vody, Vladikavkaz (Kuzey Osetya'da), Machachkala (Dağıstan) vb ve Stavropol'un köy ve şehirlerinde yaşamaktadır.Bunlara ek olarak, çok sayıda Yunan kökenli Pontus halkı (80.000 civarında) Gürcistan'da (Tiflis, Rustavi, Kutaisi ve Tsalka köylerinin dağlarında) ve komşu Ermenistan'da (5.000 Erivan, Allahverdi vd) yaşamaktadır.
Ortaasya'da ise Yunan kökenlilerin önemli bir bölümü Kazakistan'da (40.000 kişi Almaty'da), Özbekistan'da (yaklaşık 5000 kişi Taşkent'te) ve daha az oranda Kırgızistan'da (600 kişi Bişkek'te) yaşamaktadır.
Yunanistan için temel dış politika önceliği, bu insanların ilgili ülkelerle aramızdaki daimi bir dostluk ve işbirliği bağı olarak etkin bir rol üstlenmeleri için onların varlığını korumak ve anavatanla olan ekonomik, dilsel ve kültürel bağlarını daha fazla geliştirmektir." [176]
Dolayısıyla, Yunanistan'ın KEİÖ çerçevesinde yürütmekte olduğu girişimlerinin bu ülkenin Türkiye ile olan ilişkilerinde bir tür lobi faaliyetine dönüşüp dönüşmeyeceği olasılığı göz önünde bulundurulmak zorundadır. Bu bakımdan Türkiye ve Yunanistan arasında çatışmacı ilişkiler sürdüğü taktirde KEİB bu ülkelerin mücadele ve üstünlük arayışlarına sahne olabilecek bir yapısal nitelik taşımaktadır.
173- 1993 yılında Ermenistan ve Azerbaycan'da, 1995 yılında da Gürcistan'da büyükelçilik kuran Yunanistan, bu ülkelerdeki ekonomik, ticari, siyasi ve kültürel etkinliklerini arttırmaya başlamıştır. Bu bağlamda, 1995 yılından itibaren bu politikalarını "ekonomik diplomasi" olarak adlandırarak Yunan Dış Politikası'nda yeni düzenlemeler yapmış, diplomatik misyonlarının bulundukları ülkelerde Yunan işadamları ve yatırımcılarına destek olmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Yunan Dışişleri Bakanlığı bünyesinde İkili Ekonomik İşbirliği Koordinasyon Bürosu oluşturulmuş; büro, ekonomik önceliklerin yoğunlaştığı alanları enerji, telekomünikasyon, taşımacılık, altyapı /inşaat ve gemicilik olarak belirlemiştir. Bu tarihten sonra Yunanistan'ın Karadeniz bölgesi ve Orta Asya ülkelerindeki ilişkilerinin hızla arttığı ve Yunan işadamlarının bu ülkelerde ortak yatırımlarını hızlandırdığı görülmüştür. Yunanistan'ın, Ermenistan'a bu bağlamda yapmış olduğu insani yardımlar ve Karadeniz Fiber Optik Kablo Sistemi'ne ilişkin yatırımları dikkat çekicidir.
174- Bu konuda bkz; Alan Makovsky, "The New Activism in Turkish Foreign Policy" SAIS Review, Winter-Spring 1999, s.107.
175- Örgütün merkezi İstanbul'da ve bankası ise Selanik'te bulunmaktadır.
176- Alexandros Philon, "Greek Foreign Policy Perspectives in the Caucasus, Black Sea and Central Asia", Thesis, Spring 1997, Vol. I, Issue, 1, Hellenic Ministery of Foreign Affairs, Athens.